Şifalı Bitkiler


 ADAÇAYI

Adaçayı binlerce yıldır geleneksel tıpta ağrı, ishal, soğuk algınlığı, sindirim ve ruhsal sorunların tedavisinde kullanılan şifalı bir bitkidir. Sıcak basması, sinirlilik gibi menopoz belirtilerini ve aşırı terlemeyi önleyebilir. Kolesterolü ve kan şekeri seviyesini düşürebilir. Bitkide bulunan bol miktarda antioksidan bileşikler beyin sağlığı için faydalıdır ve özellikle Alzheimer’a karşı koruyucudur. İltihap giderici ve anti-bakteriyel bir bitkidir; ağız, diş ve üst solunum yolu sağlığı için faydalıdır. Adaçayı özleri bağışıklık sistemini güçlendirici polifenoller içerir ve bazı kanser türlerine karşı korur. Ada çayındaki K vitamini kemik sağlığını sağlar. Yaprakları ilaç yapımında kullanılır. Yemeklere baharat olarak eklenebilir, çay olarak tüketilebilir. Adaçayı yaprakları ve özü bağırsak hareketlerini yatıştırmak ve hazımsızlık belirtilerini azaltmak için gaz giderici bir bitki olarak kullanılır. Ada çayında bulunan rosmarinik asit mide ve bağırsak spazmlarını önleyerek ishal ve gastrit oluşumunu engelleyebilir. Yaprakları, bağırsaklarda meydana gelebilecek iltihaplanma, enfeksiyon ve abdominal kolik (iç organlarda oluşan kas spazmı nedeniyle ortaya çıkan ağrı) tedavisinde faydalıdır. Adaçayının uzun süreli (2-3 hafta) ve düzenli kullanımı (günde 2 kez çay olarak) kötü kolesterolün oluşmasını engelleyerek iyi kolesterol seviyelerini yükseltir. Araştırmalar adaçayı özünün hafif ve orta dereceli Alzheimer hastalığının belirtilerinin giderilmesinde etkili olabileceğini ortaya koymuştur. Yaşlılığa bağlı konsantrasyon bozuklukları, dikkatsizlik gibi sorunlarla mücadele eder. Adaçayı özleri yetişkinlerde uyanıklık ve hafıza gücünde artış sağlamıştır. Zor bir sınav öncesi alınan adaçayı özü akıl yürütme gücü ve zihinsel uyanıklıkta artış sağlar.

 

IHLAMUR

Ihlamurgiller familyasında olan ıhlamur Haziran-Ağustos ayları arasında beyazımsı-sarı renkli, hoş kokulu çiçekler açan, yüksek boylu ağaçtır. Genellikle ormanlarda tabiî olarak bulunursa da, süs ağacı olarak park ve bahçelerde de yetiştirilmektedir. Yaprakları saplı, ucu sivri, kenarları dişli, taban kısımları kalp biçiminde, üst yüzü yeşil, alt yüzü beyazımsı yeşil ve tüylüdür. Çiçekleri en az üçü bir arada olmak üzere sarkık yetişirler. Çiçek örtüsü kayık seklinde, sarimsi-yeşil renktedir. Meyveleri küre şekilli ve tek tohumludur. Ihlamur ağacı filizden büyür. Azami bir sene yasar.Bitki çayı ağacın çiçek, yaprak ve kabuğundan yapılır. Çiçekleri en değerli kısmıdır, hassas, sarımsı beyaz ve hoş kokuludur. Yaprakları belirgin bir kalp şeklindedir. Krem renkli, tatlı, yumuşak, yuvarlak meyveleri vardır. Ihlamur ağacı kabuğu gri, yumuşak ve liflidir. Genellikle çiçeklerinin kurutulmasıyla elde edilen ıhlamurun uygun hasat zamanı Haziran ve Temmuz aylarıdır.

Ihlamur, çayı geleneksel olarak sakinleşmek ve ateş düşürmek için kullanılan şifalı bir bitkidir. Özellikle kışın soğuk havalarda limon ve balla birlikte içilen ıhlamur çayı, soğuk algınlığı, grip, öksürük, nezle gibi hastalıklara karşı korur. Metabolizmayı ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü bir balgam söktürücü, nefes açıcıdır. Ihlamurun çiçeklerinde bulunan faydalı antioksidanlar iltihap giderici özellikler taşır; solunum yolları, kalp damar sağlığı ve kanser için etkili olabilir. Yüksek tansiyona iyi gelir. Ayrıca spazm önleyicidir, kadınların adet ağrılarına, bağırsak ve mide bozukluklarına karşı tüketilir. Tonik olarak veya buhar banyosu yoluyla cilt, göz, saç sağlığı ve temizliği için kullanılır.

 

 

KEKİK

Ballıbabagiller familyasına ait bir bitki olan kekik, botanik olarak Thymus vulgaris olarak tanınır. 15-20 cm boyunda ve çok yıllık bir çalı görünümünde olan kekik bitkisinin küçük yeşil-gri yaprakları, kendine has bir aroma ve kokuya sahiptir. Ayrıca yaprakların yetiştiği odunsu saplarının üzerindeki tohumlar, bahar ve yaz aylarında beyaz, pembe, mor veya lila çiçek açar. Faydalı antioksidan bileşenleri, zengin vitamin ve mineral içeriği ile yemeklere lezzet veren kekik, yaygın olarak çay formunda da tüketilir.

Kekik çayı düzenli olarak tüketildiğinde toksinlerin vücuttan atılmasını sağlayarak cilt hücrelerine yüksek oranda besin ve oksijen taşınmasına yardımcı olur. Kalsiyum, selenyum, potasyum, demir, manganez gibi mineraller ve E, A, K, folik asit, B ve C gibi vitaminlerden zengindir. Yeterli oksijen ve besin alan cilt hücreleri elastikiyetini korur ve daha pürüzsüz daha canlı görünür. Kekik çayı ile cildi temizlemek arındırıcı etki gösterir. Makyaj kalıntılarının, kir ve yağın temizlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda anti bakteriyel özellikleri sayesinde ciltteki patojen bakterilerin yok edilmesini destekleyerek sivilce ve akne oluşumunun önüne geçilmesini sağlayabilir. Daha yoğun etkilere sahip olan kekik yağı ise sivilce, kesik ve yaranın üzerine doğrudan uygulandığında tedavinin etkisini arttırabilir. İçerdiği fenolik bileşenler ve antioksidanlar sayesinde cilt çatlakları, kabarıklıklar, kızarıklıklar ve egzama gibi cilt hastalıklarında da etkili bir rol oynayan kekik yağı, cilt lekelerinin giderilmesine de destek olabilir.

Kekik çayı önerilen miktarlarda tüketildiğinde güvenlidir. Aşırı tüketimi bazı insanlarda sindirim sistemi rahatsızlığına, baş ağrısına veya baş dönmesine neden olabilir. Kekik çayı çocuklar tarafından da rahatlıkla kullanılabilir. Ancak aşırı tüketimine dikkat edilmesi gerekir. Hamilelerin ve emziren annelerin diğer tüm bitkisel çaylarda olduğu gibi kekik çayı tüketmeden önce doktora danışmalarında fayda vardır.

LİMON OTU(MELİSA)

Halk arasında "limon nanesi" limon otu olarak bilinen, literatürdeki adı ise "melisa" olan oğul otunun, stresten mide rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın tedavisinde oldukça etkili olduğu ve kokusundan dolayı rahatlatıcı özelliği bulunduğu bilinir. Oğul otundan, kokulu bir bitki olduğu için kozmetik sanayisinde de yaygın olarak faydalanılır. Faydalanma yönleri, daha çok Avrupa’da bilinir. Az miktarlarda özel yemeklerde kullanılır. Yapılan araştırmalar, oğul otunun 20. Yüzyıl’ın hastalığı olan stres ve kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor.

Ege, Akdeniz ve Marmara bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir. 3-5 metre yükseklikte soluk sarı veya beyazımtırak çiçekli, yaprakları ince ve yumuşak tüylü kenarları dişlidir. Yaprakları uzun olanları da vardır. Limon gibi kokan çok yıllık otsu bir bitkidir. Çiçeklerin tepe kısmı, yaprakları kurutularak kullanılır. Yağıda çıkarılır. Yapraklar çiçeklenmeden önce toplanır. Çünkü, kendine özgü limon kokusunun önemli bölümünü çiçek açtıktan sonra yitirir. İnce kıyılır. Gölgede kurutulur. Kokusu olmayan türleri tedavi amaçlı kullanılmaz. Eski çağlardan beri sinirleri yatıştırıcı etkisi olduğu bilinen oğul otunun, karın-mide ağrısı, yatıştırıcı etkisi olduğu söylenir.

MERCANKÖŞK

Mercanköşk, Türkiye ve Orta Doğu orijinli nanegiller ailesinden şifalı bir bitkidir. Günümüzde Akdeniz havzasındaki ülkeler başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yetişmektedir. Akdeniz havzası bitkisidir. Çeşitli türleri ülkemizde de Trakya, Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde yabani olarak yetişir. Mercanköşkün yaprakları taze ve kurutulmuş olarak ayrıca mercanköşk yağı yaygın olarak kullanılmaktadır.  Uygun şartlarda kurutulan Mercanköşk, ağzı kapalı cam bir kavanozda, loş, serin ve kuru bir ortamda saklanıldığında ömrü 1 yıldır.

Mercanköşkün en çok bilinen yararı sindirim sistemi üzerinedir. Mercanköşk çayının düzenli tüketilmesiyle aşağıdaki sindirim sistemi sorunları çözümlenebilir: Mercanköşkün en çok bilinen yararı sindirim sistemi üzerinedir. Mercanköşk sindirim enzimlerinin üretimini arttırarak sindirimin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Mide ve bağırsaklarda yatıştırıcı etki yaratır. İştahı düzenler. Bulantıyı azaltır. Bağırsak enfeksiyonlarının önlenmesi ve tedavisine yardımcı olur. Sindirim sistemi kramp ve spazmlarını azaltır. İshal ve kabızlık durumunda iyileştirici etkisi bulunmaktadır.

Mercanköşk genellikle çorbalara, salatalara, et ve balıklara lezzet vermesi için baharat olarak kullanmak tercih edilir. Bununla birlikte güzel kokusu sebebiyle de cilt kremlerine, losyonlara, şampuanlara ve sabunlara da mercanköşk yağı ya da bitki özü eklenmektedir.

SARI KANTARON

Sarı kantaron otu, bilinirliği ve kullanımı Ortaçağ’a kadar dayanan şifa kaynağı olan altın sarısı renkteki çiçeklerinin şemsiye gibi açıldığı çok dallı bir bitkidir. Halk arasında ise; yara otu, kılıç otu, kan otu, kuzu kıran, binbirdelik otu ve mayasıl olarak da biliniyor. Sarı kantaron otu, Balkanlar ve Avrupa şehirlerinde yetiştirildiği gibi ülkemizde de yaygın bir şekilde bulunmaktadır. En çok da Ganos dağları, Kaz dağları ve Ege bölgemizdeki tarlalarda, yol ve orman kenarlarında rastlanır ve buralarda kolayca yetiştirilir.

Sarı kantaron yağ ve çay olarak tüketilebilir. Ülkemizde yaygın olarak çay ve yağ olarak tüketilse de Avrupa’da hap olarak da tüketilir. Sarı kantaron içeriğindeki maddeler sayesinde; yaralar, güneş yanıkları, romatizma, yanık izleri, akne, kas ve eklem ağrılarında oldukça faydalı doğal bir ilaçtır. Kullanırken dikkat edilmesi gereken husus ise; özellikle yaz aylarında gündüz kullanılmaması gerektiği.

Sarı kantaron yağı dışında çay olarak da tüketilince mucizevi faydalar sağlıyor. İçeriğinde hücre yenileyici maddeler sayesinde; mutluluk hormonunun salgılanmasında oldukça etkili bir ottur. Bu sebeple de stres ve depresyonu azaltıyor. Buna bağlı olarak; mide ve sindirim rahatsızlıklarında da rahatlama sağlıyor.

SUMAK

Sumak; sumak ağacı olarak da adlandırılan Rhus bitkisinin meyvelerinden elde edilen bir tür baharattır. Meyveleri kırmızı renkte ve küresel biçimde olan bu bitki ekşi bir lezzete sahiptir. Sumak ağacı olarak da tanımlanan bitki çalı görünümündedir. Ağacından toplandıktan sonra uygun teknikler yardımıyla kurutulan sumak, genellikle tuz ile karıştırılıp toz haline getirilir ve baharat şeklinde kullanılır. Fakat doğu ve güneydoğu illeri başta olmak üzere bazı kültürlerde yemeklere ekşi lezzet vermesi açısından tane sumak sıcak suda bekletilerek elde edilen ekşi tattaki su yemeklerde kullanılmaktadır. Kokuyu azaltıcı etkisi nedeniyle soğan salatalarında çok yaygın olarak kullanılan sumak, her türlü salatada ve bazı yemeklerin, mezelerin içerisinde sıklıkla yer alır. Yemeklere kendine özgü hoş bir lezzet vermesinin yanı sıra sumak, sağlık açısından da oldukça faydalı bir baharattır. Ülkemizde ve Orta Doğu'da yaygın olarak bilinen ve kullanılan bir baharat türü olan sumak, batı kültüründe çok fazla bilinmemesine karşın bilimsel araştırmalar sonucunda tespit edilen faydaları sonucunda yavaş yavaş kullanılmaya başlanmıştır.

Sumak ülkemizde tüketimi oldukça yaygın olan bir baharat türüdür. Kullanım alanı genellikle salatalardır. Bunun yanı sıra bamya yemeği veya ekşili dolmalarda ekşi tadı vermesi amacıyla sumak suyu kullanılabilmektedir. Yukarıda sayılan faydaları nedeniyle sumağı bol miktarda tüketmek isteyen kişiler için bir diğer tüketim yöntemi ise sumak çayıdır. Özellikle kronik faranjit, boğaz ağrısı, balgam veya kuru öksürük gibi şikayetleri olan bireyler için sumak çayı oldukça faydalı bir bitkisel destekleyici tedavi seçeneği oluşturur.

Sağlıklı bireylerin yemeklerinde ve salatalarında sumak kullanmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bir hastalığı bulunan veya ilaç kullanan kişiler de hekimlerinin herhangi bir sakınca görmemesi halinde bu bitkiyi tüketmeye başlayabilir. Eğer siz de sumağın yukarıda belirtilen faydalarından yararlanmak istiyorsanız günlük beslenme planınız içerisinde sumağa yer verebilir, sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.

Süleymanpaşa Belediyesi
Ortacami Mah. Hükümet Cad. No:14
Süleymanpaşa / TEKİRDAĞ
0 (282) 259 59 59
ozelkalem@suleymanpasa.bel.tr
T.C. SÜLEYMANPAŞA BELEDİYESİ © Copyright 2024